10 Haziran 2016 Cuma
Cuma Mesajı
Rabbim nefsimize CELALİYLE, kalbimize CEMALİYLE, hayatımıza HİKMETİYLE, hatalarımıza RAHMETİYLE, mahşerde MUHAMMED'İYLE yardım etsin İnşallah. Hayırlı Cumalar.
4 Haziran 2016 Cumartesi
Cin Musallatı Olan Kişide ki Bazı Belirtiler
1-Devamlı iç huzursuzluğu,olanakları olduğu halde hiçbir şeyden zevk alamama,karamsar olma.
2-Göğüste sıkıntı,ara sıra nefes almakta güçlük çekme,boğuluyormuş gibi olma.Kalbin sıkışması,kalp krizi geçiriyor hissinin olması.(Gerçekte kalbinizde bir sorun yoktur.)
3-Vücudun bazı bölgelerinde bir şey geziyormuş hissi oluşması ve ağrıyla beraber tedirginlik yaşama.
4-Banyoya girildiğinde,çok çabuk çıkma veya uzun kalma isteği. Başını sabunladığında sanki birisi gözetliyormuş hissine kapılıp gözlerini açma.Bazılarında, isteği olduğu halde banyoya çok zor girme olur.
5-Özellikle geceleri ve/veya yalnız kalındığında arkadan birisi takip ediyormuş hissi oluşması.
6- Kendi kendine veya kişinin içinde olan konuşmalar.Bazen bu konuşmalar dışarıdan geliyormuş gibi olup bazı seslerin kulağa gelmesi.Kişiye kendi adıyla seslenilmesi ancak ortada kimsenin gözükmemesi.(Bunları yapan bedendeki cindir.Yapısı itibarıyla kendini dışarıda gösterebilir ve dışarıdan geliyormuş gibi sesler çıkarabilir.)
7-Akla devamlı kötü fikir ve telkinlerin gelmesi.(vesvese) (Yüksek bir yerden atlama duygusu ve ölüm korkusu olması vb. )
8-Tuvalette uzun kalma isteği.
9-Evinin ve işyerinin içinde birtakım varlıklar,şekiller ve insanlar görme.Ev eşyalarını değişik şekillerde görme.
10-Hiçbir neden yokken iş yerine gitmeme isteğinin oluşması.Çok sevdiği işinden zevk alamama.İşini zorla yapma.Mesai arkadaşlarına kötü gözle bakma ve onları kırma.
11-Abdest almakta ve namaz kılmakta isteği olduğu halde zorluk çekmek ve dini görevlerini yapamama.Namaza durulduğunda sanki birisi itiyormuş hissi oluşması.Başlanılan namazı ortasında sıkıntıdan bırakma.İçinden dini değerlerimize karşı olumsuz sözlerin söylenilmesi ve /veya hissi gelmesi.Ezan ve Kur’an’ı Kerim dinlenememesi.
12-Devamlı insanlardan kaçıp yalnız kalma isteği.Bazen odanın perdelerini kapatıp karanlık yerde oturma isteği.Veya topluma katılma isteği olup,başkalarını kırma,özürleri kabul etmeme.
2-Göğüste sıkıntı,ara sıra nefes almakta güçlük çekme,boğuluyormuş gibi olma.Kalbin sıkışması,kalp krizi geçiriyor hissinin olması.(Gerçekte kalbinizde bir sorun yoktur.)
3-Vücudun bazı bölgelerinde bir şey geziyormuş hissi oluşması ve ağrıyla beraber tedirginlik yaşama.
4-Banyoya girildiğinde,çok çabuk çıkma veya uzun kalma isteği. Başını sabunladığında sanki birisi gözetliyormuş hissine kapılıp gözlerini açma.Bazılarında, isteği olduğu halde banyoya çok zor girme olur.
5-Özellikle geceleri ve/veya yalnız kalındığında arkadan birisi takip ediyormuş hissi oluşması.
6- Kendi kendine veya kişinin içinde olan konuşmalar.Bazen bu konuşmalar dışarıdan geliyormuş gibi olup bazı seslerin kulağa gelmesi.Kişiye kendi adıyla seslenilmesi ancak ortada kimsenin gözükmemesi.(Bunları yapan bedendeki cindir.Yapısı itibarıyla kendini dışarıda gösterebilir ve dışarıdan geliyormuş gibi sesler çıkarabilir.)
7-Akla devamlı kötü fikir ve telkinlerin gelmesi.(vesvese) (Yüksek bir yerden atlama duygusu ve ölüm korkusu olması vb. )
8-Tuvalette uzun kalma isteği.
9-Evinin ve işyerinin içinde birtakım varlıklar,şekiller ve insanlar görme.Ev eşyalarını değişik şekillerde görme.
10-Hiçbir neden yokken iş yerine gitmeme isteğinin oluşması.Çok sevdiği işinden zevk alamama.İşini zorla yapma.Mesai arkadaşlarına kötü gözle bakma ve onları kırma.
11-Abdest almakta ve namaz kılmakta isteği olduğu halde zorluk çekmek ve dini görevlerini yapamama.Namaza durulduğunda sanki birisi itiyormuş hissi oluşması.Başlanılan namazı ortasında sıkıntıdan bırakma.İçinden dini değerlerimize karşı olumsuz sözlerin söylenilmesi ve /veya hissi gelmesi.Ezan ve Kur’an’ı Kerim dinlenememesi.
12-Devamlı insanlardan kaçıp yalnız kalma isteği.Bazen odanın perdelerini kapatıp karanlık yerde oturma isteği.Veya topluma katılma isteği olup,başkalarını kırma,özürleri kabul etmeme.
3 Haziran 2016 Cuma
Cinler Hakkında ki Ayetler
Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır,
yücedir.
En’âm Sûresinin 112 . Ayetinde
İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu
yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak.
En’âm Sûresinin 128 . Ayetinde
Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları,
“Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde
ebedi kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
En’âm Sûresinin 130 . Ayetinde
(O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler
gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
A’râf Sûresinin 38 . Ayetinde
Allah şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lanet eder.
Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı
ver” derler. Allah der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”
A’râf Sûresinin 179 . Ayetinde
Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını
cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.26
Hûd Sûresinin 118-119 . Ayetinde
Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları
bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.10
Hicr Sûresinin 27 . Ayetinde
Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.
İsrâ Sûresinin 88 . Ayetinde
De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”
Kehf Sûresinin 50 . Ayetinde
Hani biz meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni
bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!
Neml Sûresinin 17 . Ayetinde
Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.
Neml Sûresinin 39 . Ayetinde
Cinlerden bir ifrit4,”Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim” dedi.
Secde Sûresinin 13 . Ayetinde
Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.3
Sebe’ Sûresinin 12 . Ayetinde
Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgarı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle
onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa ona alevli ateş azabını tattırırız.
Sebe’ Sûresinin 13 . Ayetinde
Cinler Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi şükredin! Kullarımdan şükredenler pek
azdır.
Sebe’ Sûresinin 14 . Ayetinde
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki,
eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.
Sebe’ Sûresinin 41 . Ayetinde
(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu.”
37 - SÂFFÂT SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir. Sûrede
başlıca, meleklerden, cinlerden kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus peygamberin kıssalarına
yer verilmektedir.
Sâffât Sûresinin 158 . Ayetinde
Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler.
Fussilet Sûresinin 25 . Ayetinde
Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin
ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.
Fussilet Sûresinin 29 . Ayetinde
(Ateşe giren) inkârcılar şöyle derler: “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan
olsunlar.”
Ahkâf Sûresinin 18 . Ayetinde
İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. Şüphesiz onlar ziyana
uğrayanlardır.
Ahkâf Sûresinin 29 . Ayetinde
Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince3 birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de
uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
Zâriyât Sûresinin 56 . Ayetinde
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
Rahmân Sûresinin 15 . Ayetinde
“Cin” i de yalın bir ateşten yarattı.
Rahmân Sûresinin 31 . Ayetinde
Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!
Rahmân Sûresinin 33 . Ayetinde
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.
Rahmân Sûresinin 39 . Ayetinde
İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.
Rahmân Sûresinin 56 . Ayetinde
Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
Rahmân Sûresinin 74 . Ayetinde
Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
72 - CİN SÛRESİ
Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiği için “Cin sûresi” adını almıştır. Sûrede ayrıca tevhit, peygamberlik ve öldükten sonra
dirilmek gibi meseleler konu edilmektedir
Cin Sûresinin 1,2 . Ayetinde
(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik
de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
Cin Sûresinin 5 . Ayetinde
“Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”
Cin Sûresinin 6 . Ayetinde
“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.”
Cin Sûresinin 19 . Ayetinde
“Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.”
Nâs(*) Sûresinin 1,2,3,4,5,6 . Ayetinde
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
2 Haziran 2016 Perşembe
Kuran-ı Kerim Sayfa 548, Tahrim Suresi
66/9- Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı 'sert ve caydırıcı' davran. Onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir o.
66/10- Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.
66/11- Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana Kendi Katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar."
66/12- İmran'ın kızı Meryem'i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona Ruhumuz'dan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.
Etiketler:
ayet,
Kuran-ıKerim,
Süküt'ü-Lisan,
Tahrim Suresi
1 Haziran 2016 Çarşamba
Kuran-ı Kerim Sayfa 498, Fetih Suresi
(48) FETİH SURESİ (29 AYET)
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
48/1- Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik.
48/2- Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.
48/3- Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin.
48/4- Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
48/5- (Bütün bunlar,) Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında 'büyük kurtuluş ve mutluluk’tur.
48/6- Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.
48/7- Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
48/8- Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
48/9- Ki Allah'a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için.
Etiketler:
ayet,
Fetih Suresi,
Kuran-ıKerim,
Süküt'ü-Lisan
31 Mayıs 2016 Salı
Kalem Suresi
Kuran-ı Kerim Sayfa 552, Kalem Suresi
68/16- Yakında Biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.
68/17- Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
68/18- (Bu konuda) Hiçbir istisna yapmıyorlardı.
68/19- Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.
68/20- Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi.
68/21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
68/22- "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın."
68/23- Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler:
68/24- "Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın."
68/25- (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
68/26- Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.
68/27- "Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık."
68/28- (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?"
68/29-Dediler ki: "Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz."
68/30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.
68/31- "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler.
68/32- "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz'e rağbet eden kimseleriz."
68/33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler.
68/34- Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.
68/35- Öyleyse, Müslümanları suçlu-günahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız?
68/36- Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
68/37- Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
68/38- İçinde, neyi seçip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye.
68/39- Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.
68/40- Onlara sor: "Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak?
68/41- Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler.
68/42- Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.
68/16- Yakında Biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.
68/17- Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
68/18- (Bu konuda) Hiçbir istisna yapmıyorlardı.
68/19- Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.
68/20- Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi.
68/21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
68/22- "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın."
68/23- Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler:
68/24- "Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın."
68/25- (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
68/26- Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.
68/27- "Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık."
68/28- (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?"
68/29-Dediler ki: "Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz."
68/30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.
68/31- "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler.
68/32- "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz'e rağbet eden kimseleriz."
68/33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler.
68/34- Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.
68/35- Öyleyse, Müslümanları suçlu-günahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız?
68/36- Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
68/37- Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
68/38- İçinde, neyi seçip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye.
68/39- Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.
68/40- Onlara sor: "Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak?
68/41- Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler.
68/42- Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.
6 Mayıs 2016 Cuma
Cinler Gerçekten Var mı? Sorunuzun Cevabı Bu Yazıda..
Herkesin merak ettiği bir konu "CİNLER". Kimisi ya kabul eder, kimisi kabul etmez, kimisi korkar, kimisi ise sever..
Şu bir gerçek ki onlar varlar ve hep bizimle birlikteler. Aslında onları kovan bizleriz, insan ırkı yaratılmadan önce bu dünya da onlar vardı. Dağdan gelip, bağdan kovmak bizimkisi başka bir şey değil..
Bunu kanıtlayan ayetleri de sizlerle paylaşmak istedik. Hikayeler ve efsaneler üç aşağı beş yukarı tabii ki doğrudur fakat önemli olan Kur'an-ı Kerim'de ki kanıtlı ayetlerdir.
İşte o ayetlerden bazılarını sizlerle paylaşıyoruz.
Şu bir gerçek ki onlar varlar ve hep bizimle birlikteler. Aslında onları kovan bizleriz, insan ırkı yaratılmadan önce bu dünya da onlar vardı. Dağdan gelip, bağdan kovmak bizimkisi başka bir şey değil..
Bunu kanıtlayan ayetleri de sizlerle paylaşmak istedik. Hikayeler ve efsaneler üç aşağı beş yukarı tabii ki doğrudur fakat önemli olan Kur'an-ı Kerim'de ki kanıtlı ayetlerdir.
İşte o ayetlerden bazılarını sizlerle paylaşıyoruz.
Etiketler:
ayet,
cinler,
cinlerin varlığı,
Süküt'ü-Lisan
5 Mayıs 2016 Perşembe
Cin Çarpması Nedir? Nasıl Olur?
Sandığınız gibi cinler çarpınca sadece el ayak yamultmuyor. Cin ve şeytan çarpmasının başlıca sebepleri kişide ki belli sağlık sorunları, felç, yürüyüşünde sorun olması, hareketlerinde gözle görülür bir bozukluk olması gibi.
Sara nöbetleri (epilepsi) bunlardan bir tanesidir. İnsanların maalesef bazıları cinlere eziyet ettikleri veya hoşlanmadıkları bir şeyi yaptırmaya kalktıklarında insanı cezalandırmak için bunu yaparlar.
Veyahut gece kaynar su dökmek, hayvanları öldürmek ki cinler hayvanların içine giriyor bu yüzden öldürmeyin denir. hayvanlara eziyet etmek gibi sonuçlardan dolayı bu tür durumlarla karşılaşılması olağandır. Eskilerin dedikleri hurafe değil bilakis kulak verilmesi gereken konulardır.
Bu tür durumlara dikkat edip, abdestli ve dualı bir şekilde gezdiğiniz zaman ise her hangi bir sonuçla inşaAllah karşılaşmazsınız.
4 Mayıs 2016 Çarşamba
Cinlerle Evlilik veya İlişki Caiz midir? İşte Yanıtı.
Cinler ve insanlar arasında ki evlilik konusunda İslam alimleri fikir birliğine varamamıştır.
Konu hakkında ki düşünceleri ise şu şekildedir.
Ebu Mansur es- Sealibi, "Babası insan annesi cin olandan doğana 'el-Has', insan ile cinden dünyaya gelene de 'el-Amluk' denir." Demiştir.
Beyhaki'nin senediyle Cabir'in nakliyle, Medineli bir kadının cinlerden bir dostu vardı. O, kuş şeklinde gelip, evinin duvarına düştü. Kadın ona, "İn de laflayalım" deyince cin şu cevabı verdi: "Hayır olmaz! Mekke'ye bir peygamber gönderildi; bir arada kalmamızı men etti ve bize zinayı yasakladı"
Katde'den nakil, "Belkis'in annesi veya babasından biri cinlerdendi". Yani SÜLEYMAN PEYGAMBERİN eşi olan Saba Melikesi Belkıs'tan bahsedilmektedir.
İmam Şibli ise cinlerle nikahın mümkün olduğunu savunmaktadır. Şibli, bu konuda şunları söylemektedir: "Hz.Peygamber'in, cinlerle evlenmeyi yasaklaması, fukahanın 'cinlerle insanlar arasında nikahlanmak caiz değildir', tabiinden bazı kimselerin bunu hoş karşılamaması, böyle bir şeyin mümkün olduğunu gösterir. Çünkü: "Mümkün olmayan bir şeyin cevazına veya meşru olmadığına hükmedilmez." demektedir.
İmam Şibli, cinlerin cevheri ateştendir nasıl olur sorusuna cevaben ise, "Onlar ateş unsurundan yaratılmış olsalar bile, yemek-içmek, evlenip-çoğalmak suretiyle tıpkı asılları toprak olan Ademoğuları'nın ana unsurlarını kaybettikleri gibi, cinler de ana unsurlarını kaybetmişlerdir. Kaldı ki ateşten yaratılan cinlerin atasıdır. Tıpkı Hz. Adem'den başka, diğer insanlar, topraktan yaratılmadıkları gibi, diğer cinlerde ateşten yaratılmamışlardır."
İmam Malik'in, "Cinlerden bir adam var. Bizden kız istiyor. Helal yoldan evlenmek istediğini söylüyor. Ne dersiniz?" sorusuna cevaben, "Dince bunda bir sakınca yoktur. Lakin ben şahsen bunu hoş karşılamam. Çünkü kadın cinden hamile kaldığı zaman 'Bu çocuk kimdendir?' diye sorduklarında, 'Cin'den', diye cevap verecektir. Ve bu yüzden Müslümanlar arasında fesat alıp yürüyecektir." şeklinde cevap verdiği kaydedilmektedir.
İmam Şibli, cinlerle evlenmenin mümkün ve vaki olduğunu kabul etmekle beraber, buna engellerinde bulunduğunu belirterek insan neslinin insanlarla evlenmekle olacağını belirtiyor. Ancak, "İnsanla, cin arasında bir aşk meydana gelir de, insan evlenmek zorunda kalırsa, o zaman iş değişir. Zararından kurtulmak için evlenebilinir" diyor ve "Yine de zararından kurtulunmaz." Diye belirtiyor.
Öte yandan cinlerin insanlar ile birlikte olduğu hususu ise doğrudur. Gerek rüyalarında "rüyalanma" tabiri ile bahsedilen ilişkiler, gerekse görebilenlerin karşılarına çıkıp ilişkiye girmek istedikleri ve girdikleri doğrudur. Cin aşık olduğu gibi, insanı da kendisine aşık edebilir.
Konu hakkında ki düşünceleri ise şu şekildedir.
Ebu Mansur es- Sealibi, "Babası insan annesi cin olandan doğana 'el-Has', insan ile cinden dünyaya gelene de 'el-Amluk' denir." Demiştir.
Beyhaki'nin senediyle Cabir'in nakliyle, Medineli bir kadının cinlerden bir dostu vardı. O, kuş şeklinde gelip, evinin duvarına düştü. Kadın ona, "İn de laflayalım" deyince cin şu cevabı verdi: "Hayır olmaz! Mekke'ye bir peygamber gönderildi; bir arada kalmamızı men etti ve bize zinayı yasakladı"
Katde'den nakil, "Belkis'in annesi veya babasından biri cinlerdendi". Yani SÜLEYMAN PEYGAMBERİN eşi olan Saba Melikesi Belkıs'tan bahsedilmektedir.
İmam Şibli ise cinlerle nikahın mümkün olduğunu savunmaktadır. Şibli, bu konuda şunları söylemektedir: "Hz.Peygamber'in, cinlerle evlenmeyi yasaklaması, fukahanın 'cinlerle insanlar arasında nikahlanmak caiz değildir', tabiinden bazı kimselerin bunu hoş karşılamaması, böyle bir şeyin mümkün olduğunu gösterir. Çünkü: "Mümkün olmayan bir şeyin cevazına veya meşru olmadığına hükmedilmez." demektedir.
İmam Şibli, cinlerin cevheri ateştendir nasıl olur sorusuna cevaben ise, "Onlar ateş unsurundan yaratılmış olsalar bile, yemek-içmek, evlenip-çoğalmak suretiyle tıpkı asılları toprak olan Ademoğuları'nın ana unsurlarını kaybettikleri gibi, cinler de ana unsurlarını kaybetmişlerdir. Kaldı ki ateşten yaratılan cinlerin atasıdır. Tıpkı Hz. Adem'den başka, diğer insanlar, topraktan yaratılmadıkları gibi, diğer cinlerde ateşten yaratılmamışlardır."
İmam Malik'in, "Cinlerden bir adam var. Bizden kız istiyor. Helal yoldan evlenmek istediğini söylüyor. Ne dersiniz?" sorusuna cevaben, "Dince bunda bir sakınca yoktur. Lakin ben şahsen bunu hoş karşılamam. Çünkü kadın cinden hamile kaldığı zaman 'Bu çocuk kimdendir?' diye sorduklarında, 'Cin'den', diye cevap verecektir. Ve bu yüzden Müslümanlar arasında fesat alıp yürüyecektir." şeklinde cevap verdiği kaydedilmektedir.
İmam Şibli, cinlerle evlenmenin mümkün ve vaki olduğunu kabul etmekle beraber, buna engellerinde bulunduğunu belirterek insan neslinin insanlarla evlenmekle olacağını belirtiyor. Ancak, "İnsanla, cin arasında bir aşk meydana gelir de, insan evlenmek zorunda kalırsa, o zaman iş değişir. Zararından kurtulmak için evlenebilinir" diyor ve "Yine de zararından kurtulunmaz." Diye belirtiyor.
Öte yandan cinlerin insanlar ile birlikte olduğu hususu ise doğrudur. Gerek rüyalarında "rüyalanma" tabiri ile bahsedilen ilişkiler, gerekse görebilenlerin karşılarına çıkıp ilişkiye girmek istedikleri ve girdikleri doğrudur. Cin aşık olduğu gibi, insanı da kendisine aşık edebilir.
3 Mayıs 2016 Salı
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun. Bu Mübarek Gece de Yapılacak İbadetler Nelerdir?
Üç aylar içindeki mübarek günlerden birisi olan Miraç Kandili geldi. İslam aleminin merakla beklediği Miraç Kandili neden bu kadar önemli? Nasıl ibadet yapmalıyız?
Hazreti Muhammed'in S.A.V. Allah'ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Gecesi'nde yatsı namazından sonra 12 rekat namaz kılınır.
2 rekatte bir selam verilir. Her rekatte 1 Fâtiha, 10 İhlâs okunur. Namazdan sonra; 100 defa "Sübhanallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim" 100 defa istigfar, 100 defa salâvat-i serîfe okunur.
10 gün 100 defa "Sübhanallahü hayyül Kayyum"
10 gün 100 defa "Sübhanallahü ehadüs Samed"
10 gün 100 defa "Sübhanallahü gafurur Rahiym" zikirlerini yapmak müstehaptır.
Hazreti Muhammed'in S.A.V. Allah'ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Gecesi'nde yatsı namazından sonra 12 rekat namaz kılınır.
2 rekatte bir selam verilir. Her rekatte 1 Fâtiha, 10 İhlâs okunur. Namazdan sonra; 100 defa "Sübhanallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim" 100 defa istigfar, 100 defa salâvat-i serîfe okunur.
10 gün 100 defa "Sübhanallahü hayyül Kayyum"
10 gün 100 defa "Sübhanallahü ehadüs Samed"
10 gün 100 defa "Sübhanallahü gafurur Rahiym" zikirlerini yapmak müstehaptır.
2 Mayıs 2016 Pazartesi
Dua Ederken Bunları Söylemeyi Unutmayın! Mutlaka Okuyun
Dua demek: Allah'a yalvarmak, tevbe etmek, bağışlanmayı istemek, dilek ve hacette bulunmak, içimizi rahatlatmak, umut etmek demektir.
Fakat dua ederken genelde bazı noktaları unutuyoruz. Neleri mi?
Allah'ın en güzel isimlerini, Hz. Muhammed S.A.V.'i, tüm Peygamberleri, ehlibeyti, dinimiz üzerine hakkı geçen tüm alimleri ve tüm müslümanları belirtmeyi maalesef unutuyoruz.
Onlar olmasa bizlere kim yol gösterecek? Kim şefaat edecekti? Hem dua, hem hatırlama, hem de hatırlatma olsun bu yazı..
DİLİNİZDEN DUA DÜŞMESİN! BUYRUN BİR DAHA;
Sen duamızı senin en güzel isimlerinle, Hz. Muhammed S.A.V. ve tüm Peygamberlerin, ehlibeytin, dinimiz üzerine hakkı geçen tüm alimlerin ve tüm müslümanların yüzü suyu hürmetine kabul eyle. Gelmiş geçmiş tüm günahlarımızı bağışla, bizi senin yolunda yürüyen salih kullardan eyle Ya Rabbim. Amin
1 Mayıs 2016 Pazar
Roma Mitoloji Tarihçesi ve Tanrı ile Tanrıçaları
Roma'da her aile de mutlaka bir adet LAR ve bir adet PENAT varmış. Bu tanrılar o aileye ait olup sadece onları korur ve ayrıca şehri koruyan ayrı LAR ve PENATlar olurmuş.
Savaşların artıp farklı milletlerin de birleşmesiyle çok Tanrılı inanç artık Roma'dadır. Tartışmalara neden olan tanrı çatışmaları Romalılar sayesinde başlamış çünkü Romalılar Yunanlıların Olimposlu Tanrılarını kabul etmiş sadece onların isimlerini değiştirmişlerdir.
Jüpiter - Zeus, Neptünüs - Poseidon, Vesta - Hestia, Juno - Hera, Mars - Ares, Vulcanus - Hephaistos, Minerva - Athena, Venüs - Afrodit, Mercurius - Hermes, Diana - Artemis isimleri verdikleri Tanrılara inanmışlardır. Hades'e Plüton, Dionisos'a Bakkhos, Apollon ismini de değiştirmeyip olduğu gibi kullanmışlardır.
Abeona - Çocukların koruyucusu Tanrıça.
Abundantia - Bolluk, şans ve başarı Tanrıçası.
Aequitas - Adalet ve adil işlerin Tanrısı.
Alemonia - Doğmamış olan çocukları besleyen Tanrıça.
Anna Perenna - Yeni yıl Tanrıçasıdır. Festivali Mart ayının 15'inde kutlanır, Romalılar amnis perennis "sonsuz akıntı" kelimesini benimsemişler.
Antevorte - Kahin Tanrıçadır.
Appiades - Appian su kemerinin, göllerin, nehirlerin yakınında tapınakları bulunan beş Tanrıçaya verilen genel isimlerdir. Bu Tanrıçalar ise Concordia, Pax, Minerva, Vesta ve Venüs'tü.
Bellona - Zafer Tanrıçasıdır. Kapadokya Tanrıçası Ma ve Yunan Tanrıçası Nike ile özellikleri aynıdır.
Bubona - Atların ve büyükbaş hayvanların Tanrıçasıdır.
Camenta - (Egeria) - Doğum Tanrıçasıdır.
Caca - Ocak Tanrıçasıdır.
Concordia - Barış Tanrıçasıdır.
Concus - Gizlilik Tanrısıdır.
Copia - Servet Tanrıçasıdır.
Dea Dia - Büyüme Tanrıçasıdır.
Dea Tacita - Sessizliğin Tanrıçası vaya Ölüm Tanrıçasıdır.
Diana - Doğa, verimlilik, doğum Tanrıçasıdır. Latinlarin de Tanrıçasıydı.
Disciplina - Disiplin, düzen Tanrıçasıdır.
Dius Fidus - Yemin Tanrısıdır.
Duellona - Roma Tanrıçasıdır.
Edusa - Küçük çoçuklara beslenmeyi öğreten Tanrıçadır.
Egeria - Doğum Tanrıçası ve Roma'nın kurucusu Romulus'un koruyucusudur.
Eventus Bonus - İşte başarı Tanrısıdır. Heykeli Roma'da, Jüpiter tapınağının yanındadır.
Genius - Roma Tanrısıdır. Koruyucu melek görevini görüyordu.
Grazia'lar - (Graces) - Letafet perilerinin Roma mitolojisindeki isimleridir onlar. Yunan mitolojisinde Kharit'lerdir.
Fabulinus - Bebeklerin Tanrısıdır. Romalı çocuklara konuşmayı öğretirdi.
Faunus - Vahşi doğanın ve verimliliğin Tanrısıdır.
Febris - Telaş, paniğe karşı koruyucu Tanrıçadır.
Flora - İlkbaharın Tanrıçasıdır.
İanus - (Janus) - Romalıların inancına göre İanus, evlerin kapılarını bekleyen bir Tanrıydı.
Junon - (Juno) - Yunan Mitolojisinde ki baş Tanrıça Hera'ya taktıkları isimdir.
Jupiter - Yunan Mitolojisi'nde ki baş Tanrı Zeus'a verdikleri isimdir.
Juturne - (Juturna) Su Kaynakları Tanrıçasıdır.
Juventus - Gençlik Tanrıçasıdır.
Kybele - Roma ve eski Anadolu mitolojisinde Tanrıların anası.
Larv'lar - Tehlikeli ve insanlara bela olan ruhlar.
Libitina - Ölüler için yapılan merasimi koruyan Tanrıçadır.
Lima - Başlangıçlar Tanrıçasıdır.
Luna - Ay Tanrıçasıdır. Yunan Mitolojisinde Selene'dir.
Lucina - Kadınlara doğumda yardım eden Tanrıçadır.
Mars - Başlarda bitkilerin köklerini besleyen bir Tanrıydı. Yunan mitolojisinden etkilenerek Savaş Tanrısı sıfatını kazanmıştır.
Mater Matuta - Şafak Tanrısıdır.
Minerva - (Minerve) Yunan Mitolojisi'nde ki Zeka Tanrıçası Athena'ya verdikleri addır.
Moneta - Başarı Tanrıçasıdır.
Nascio - Doğum Tanrıçalarından birisidir.
Necessitas - Zaruret, Zorunluluk Tanrıçasıdır.
Neptün - Yunan Mitolojisi'nde ki Deniz Tanrısı Poseidon'a verdikleri addır.
Nerio - Savaş Tanrısının karısıdır, kahramanlığı temsil eden tanrıçadır.
Occator - Acı, üzüntü Tanrısıdır.
Orcus - Ölüm ve yeraltı dünyasının Tanrısıdır.
Pales - Koyun sürülerini koruyucusu olduğuna inandıkları Tanrıdır.
Parkae - Ralih Tanrıçalarına verdikleri isimdir.
Penat'lar - Ev Tanrılarına verdikleri isimdir.
Poena - Ceza Tanrıçasıdır.
Pomona - Meyve Tanrıçasıdır.
Puta - Ağaçlar ve asmaları budamakla ilgili Tanrıçadır.
Romulus ile Remus - Roma mitolojisinin ikizleridir. Mars ile Rea Silvanın oğullarıdırlar. İki kardeş arasında şehri hangisinin kuracağı konusunda tartışma çıkmış ve bu tartışma Remus'un ölümüyle sonuçlanmıştır. Romulus Roma şehrinin kurucusu ve ilk kralı oldu. Roma'nın kurucusu Romulus da tanrısallaştırılmıştır.
Salus - Sağlık Tanrıçasıdır.
Satürnüs - Çiftçilerin Tanrısıdır.
Silvanus - Orman, Bağ - bahçe Tanrısıdır.
Summanus - Şimşek Tanrısıdır.
Tellus - Yunan mitolojisindeki Toprak Ana (Gaia) ya verdikleri isimdir.
Terminüs - Sınır taşı Tanrısıdır.
Vacuna - Sabinelilerin Tarım Tanrıçasıdır.
Velovis - Roma Tanrısıdır. Volkanlar ve balıkları bunun idare ettiğine inanılırdı.
Veritas - Adalet, Gerçek Tanrıçası, Satürnüs'ün kızıdır.
Vesta - Aile ocağı Tanrıçasıdır.
Virtus - Cesaret ve savaş gücünün Tanrısıdır.
Vulcanus - Ateş Tanrısıdır.
Etiketler:
mitoloji,
roma mitolojisi,
Süküt'ü-Lisan,
tanrı,
tanrıça,
tarih
30 Nisan 2016 Cumartesi
Cumamız Mübarek Olsun.
Cuma zaten mübarek bir gün, Cuma ile mübarek olunuz. Rabbim ettiğiniz tüm duaları kabul etsin. Duanızın olmasını engelleyen günahlarınızı da bağışlayıp, gönlünüzün razı olmadığına razı edip haklarınızda hayırlısını versin.
AMİN
28 Nisan 2016 Perşembe
Yunan Mitolojisi'nden Orman Perisi ve Orman Tanrısı Efsanesi
Nymph'ler, Yunan Mitolojisi'nde ki toprağı ve denizi dolduran sayısı oldukça fazla olan dişi ve tanrısal varlıklardır. Ölümlüdürler, ama tanrılar gibi ambrosia ile beslendiklerinden çok uzun yıllar yaşarlar ve bu yüzden genç ve güzel kalırlar.
Doğurganlığı ve zarifliği simgelerler. Mitolojilerde güzellikleri ve başlarından geçen enteresan olaylar anlatılır, genel olarak ise perilerin güzelliğinin altı çizilir.
Fazlaca nymph türü vardır ve bunlar yaşadıkları yerlere göre isimlendirilirler. Lakap gibi örneğin Oreadlar dağlarda, Naiadlar akarsularında, Dryadlar meşe ağaçlarında konaklarlar.
Nymph'ler hakkında diğer bilinenler söylentiler;
1- Genellikle Yunan mitolojisinde hep "tanrı ya da yarı tanrıların" tacizine uğramış su perileri oldukları...
2- Işıldayan saçları, güzel gözleri, muhteşem vücudu olan bir su varlığı..
3- Yine Yunan mitolojisinde ormanlarda, topraklarda, doğa da ve sularda yaşayan dişi tanrısal varlıklar olarakta bahsedilmektedir. Homeros onların Zeus’un çocukları olduğunu iddia eder. İkinci derecede önemli tanrı gruplarındandır, hatta o kadar önemliler ki Olympos'ta ki toplantılara çağrıldıkları olmuştur.
Bir çok tanrı ve mitolojik kahramanla cinsel ilişkiye girmişler ve yarı tanrı olan çocuklar dünyaya getirmişlerdir.
Erkek düşmanı yani Feminist olanları da Artemis’in avcı kızlarının yanına gidip, onlara katılmışlardır.
Doğa da iletişimde oldukları erkek ırkları; yarı insan yarı varlık şeklinde "CİN" olarak tabir edilen SATİRLERdir. Satirlerin olgun olanları Silenler, bağları bahçeleri koruyan cinsel organı kendisi kadar uzun olan PRİAPOS ve Satirlerin Tanrısı keçi ayaklı PANdır.
4- Daha da eskiye gidersek Antik Yunan Mitolojisine göre ise; kırlarda, ormanlarda, doğada ve nehirlerde yaşayanlar peri kızlarıdır. Doğanın bereketini temsil ederler, doğayı korurlar. Orman Perisi veya orman Cini de denmektedir onlara. Genellikle mağaralarda otururlar. Hayatlarını şarkı söyleyerek ve yün yaparak geçirirler. Yaşadıklari yerlere göre isimlendirilir. Mesela pınarlarda ve akarsularda Naiaslar, dağlarda Oreaslar, Korularda Alseidler ve Hamadryadlar vardır.
Doğurganlığı ve zarifliği simgelerler. Mitolojilerde güzellikleri ve başlarından geçen enteresan olaylar anlatılır, genel olarak ise perilerin güzelliğinin altı çizilir.
Fazlaca nymph türü vardır ve bunlar yaşadıkları yerlere göre isimlendirilirler. Lakap gibi örneğin Oreadlar dağlarda, Naiadlar akarsularında, Dryadlar meşe ağaçlarında konaklarlar.
Nymph'ler hakkında diğer bilinenler söylentiler;
1- Genellikle Yunan mitolojisinde hep "tanrı ya da yarı tanrıların" tacizine uğramış su perileri oldukları...
2- Işıldayan saçları, güzel gözleri, muhteşem vücudu olan bir su varlığı..
3- Yine Yunan mitolojisinde ormanlarda, topraklarda, doğa da ve sularda yaşayan dişi tanrısal varlıklar olarakta bahsedilmektedir. Homeros onların Zeus’un çocukları olduğunu iddia eder. İkinci derecede önemli tanrı gruplarındandır, hatta o kadar önemliler ki Olympos'ta ki toplantılara çağrıldıkları olmuştur.
Bir çok tanrı ve mitolojik kahramanla cinsel ilişkiye girmişler ve yarı tanrı olan çocuklar dünyaya getirmişlerdir.
Erkek düşmanı yani Feminist olanları da Artemis’in avcı kızlarının yanına gidip, onlara katılmışlardır.
Doğa da iletişimde oldukları erkek ırkları; yarı insan yarı varlık şeklinde "CİN" olarak tabir edilen SATİRLERdir. Satirlerin olgun olanları Silenler, bağları bahçeleri koruyan cinsel organı kendisi kadar uzun olan PRİAPOS ve Satirlerin Tanrısı keçi ayaklı PANdır.
4- Daha da eskiye gidersek Antik Yunan Mitolojisine göre ise; kırlarda, ormanlarda, doğada ve nehirlerde yaşayanlar peri kızlarıdır. Doğanın bereketini temsil ederler, doğayı korurlar. Orman Perisi veya orman Cini de denmektedir onlara. Genellikle mağaralarda otururlar. Hayatlarını şarkı söyleyerek ve yün yaparak geçirirler. Yaşadıklari yerlere göre isimlendirilir. Mesela pınarlarda ve akarsularda Naiaslar, dağlarda Oreaslar, Korularda Alseidler ve Hamadryadlar vardır.
16 Nisan 2016 Cumartesi
"Eşek Kulaklı" Kral "Her Şeyi Altına Çevirdi" Acı Dolu Bir Krallık Serüveni MİDAS
Frigyalılar'ın Kralı Giorgios öldükten sonra halk merak içerisinde yeni kralın kim olacağını merak etmektedir. Ani ölüm ile herkes büyük şaşkınlık içerisindedir ve kahinlere baş vurulduğunda cevap ise ülkeye arabasıyla giren bir akraba olacağıdır.
Bu tasvirlere uyan ise Midas'tır. Mitoloji de "EŞEK KULAKLARI ve ALTINA ÇEVİRME" özelliği ile tanınan MİDAS bu konularda ün salmıştır.
Kral Midas'ın Acılı Krallık Yolculuğu ise şu şekildedir;
Antik Kent Telmessos (Fethiye'den) demir tekerlekli arabası ile ayrılan Kral Midas Bey Dağları'nı ve Torosları katedederek yaşlı annesi ve babası ile Frigya'ya (Ankara'ya) uzun bir yolculuk sonrası ulaşır. Giordiyonlu kahinlerin kehanetlerine göre hepsi toplanır ve bu kişinin Midas olduğuna karar kılınır ve KRAL MİDAS olarak ilan edilir.
HER ŞEYİ ALTINA ÇEVİRMESİ "BİR DİLEK" İLE BAŞLADI
Bir gün Şarap Tanrısı Dionisos'un yakın arkadaşı Satiros Frigya'yı gezerken Midas'ın gül bahçesinde uyuya kalır. Bunu gören askerler Satiros'u Midas'a getirir ve durumu anlatınca kral onu günlerce en iyi şekilde ağırlar. Bu durumu öğrenip çok memnun olan Dionisos ise Kral'a memnuniyet belirtisi olarak bir dilek dilemesini ister. Kral Midas ise "Dokunduğu her şeyi altına çevirmek istediğini böylelikle daha çok zengin olmak istediğini" belirtir. Ve bu dileğini Şarap Tanrısı Dionisos kabul eder.
Önce yemek yemek için dokunduğu her şeyi altın yapar ve şaşkına döner. Bu şaşkınlıkla dışarıya çıktığında dokunduğu ikinci şeyse gül bahçesidir. Dokununca birden o çok sevdiği gül bahçesi altına dönüşür.
Kızı ile konuştuğu esnada kızına da dokunan Kral Midas talihsiz kızını da birden altına çeviriverir.
Bunun üzerine bu şekilde yapamayacağını anlayan Midas Dionisos'a ; "Bu laneti kaldır" der. Şarap Tanrısı ise ona üzülüp "PAKTALOS NEHRİ"nde yıkanması ve bu şekilde kalkacağını belirtir. Nehirde yıkanan Midas'ın uğursuz gücü böylelikle kalkmış olur.
"MİDAS'IN KULAKLARI EŞEK KULAKLARI" NASIL OLDU?
Sanat, Kehanet ve Güneş Tanrısı Apollon ile satirlerin (yarı at, yarı insan) Tanrısı Pan ile düellosunda Kral Midas'ın en güzel müziği kimin yaptığına karar verme aşamasında Apollon tarafından lanetlenerek kulakları adete eşeğe benzetilmiştir.
Midas'ın Kulakları Nasıl Eşek Kulaklarına Dönüştü? Daha detaylı bilgiyi tıklayarak okuyabilirsiniz.
15 Nisan 2016 Cuma
Yunan Mitolojisi'nden "Apollon ve Pan'ın Müzik Düellosu"
Yabani doğanın satir Tanrısı Pan bir ağacın altında flütünü çalıyormuş. O sırada oradan geçen Güneş, Sanat ve Kehanet Tanrısı Apollon müziğini duymuş. Aynı zamanda Sanat Tanrısı olarak müzik ile de ilgilendiği için kıskanmış.
Ve Apollon Yaban Tanrısı Pan'ın yanına giderek "Ben burada dururken sana ne oluyor flütünü çalıyorsun?" demiş. Pan "Müzik Tanrısı olabilirsin fakat kimseden üstün değilsin. Bende senin kadar güzel müzik yapabilirim." demiş. Apollon buna çok sinirlenmiş ve "Sen kimsin de bana meydan okuyorsun!?" demiş hiddetlenerek. "Madem kendi müziğinin benimkini yenebileceğini düşünüyorsun, o zaman bir yarışma yapalım. Buranın Kralı kimse gelsin, en güzel müziği seçsin!" demiş.
Bunu duyan halk gidip Kral Midas'ı getirmiş. İlk önce Apollon başlamış çalmaya öyle güzel, öyle hüzünlü bir şarkı çalmış ki Kral Midas hayran kalıp ağzı açık dinlemiş. Apollon bitirdiğinde ise, "Bundan güzel şarkı olamaz" demiş.
Sonra Yaban Tanrısı Pan çalmaya başlamış. O da öyle eğlenceli bir şarkı çalmış ki, Midas deminki hüznü unutup oynamaya başlamış. Şarkı bittiğinde Pan'ı gösterip, "Seni seçtim! Seni seçtim!" demiş.
Apollon Midas'ın bu kararına çok ama çok öfkelenmiş. "Senin karşında Müzik Tanrısı var. Nasıl olurda bir çobanı seçersin!? Demek ki kulakların güzel müziği duymuyor! O zaman senin kulaklarını büyütelim ki güzel müziği ayırt et!" demiş ve birden bire Midas'ın kulakları büyümüş, büyümüş, büyümüş eşek kulaklarına olmuş.
Sonra Midas kulaklarını saklamak için şapka takmış, saçlarını uzatmış. Ama bir süre sonra saçları çok fazla uzamış ve berber çağırtmış. Berbere de kulaklarını kimseye söylememesi için yemin ettirmiş.
Gel zaman git zaman berber dayanamamış bu sırrı saklamaya. Gitmiş bir kuyuya. Bağırmış, "Midas'ın kulakları, eşek kulakları! Midas'ın kulaklar,ı eşek kulakları!" diye. Kuyudan yankılanan sesle tüm krallık öğrenmiş krallarının durumunu. Ve Apollon'un kıskançlık sonucu olan bu hareketini sırrı saklayamayan berber canı ile ödemiş.
12 Nisan 2016 Salı
Doğa Perisi ve Efsanaleri
Periler hep hikayelerde doğa ile iç içe anlatılmaktadır. Ya su da bir deniz perisi, ya da yürüyen bir insana benzeyen güzel bir kadın.
Eğer kendilerini tehdit altında hissetmezlerse genellikle sakindirler, fakat onların yaşam alanlarını işgal edecekseniz o zaman tehlikeli olurlar.
Doğayı, ormanı, dereleri, toprağı korumak onların esas görevidir..
Her mitoloji de isimleri farklı geçmektedir. Kimi Orman Cini diyor kimisi Orman veya Doğa Perisi.. Fakat her mitoloji de mutlaka hikayeleri farklı isimlerde vardır.
Bunların hepsini tek tek paylaşacağız.
Her ne isimde ne şekilde olursa olsun, hepsinin tek ortak bir amacı var DOĞAYI korumak.
Etiketler:
doğa perisi,
efsane,
mitoloji,
orman perisi,
Süküt'ü-Lisan
Yunan Mitolojisi'nden Orman Cini ve Elim Hikayesi 2
Bir önceki yazımızda Tanrıça Athena'dan ve Orman Cini'nden bahsetmiştik.. Konu ile ilgili kısa bir alıntı yapalım.
Tanrıça Athena Zeus'un biricik kızıdır ve yeryüzünde gezinirken karıncaların kemirdiği içi boş kemikten üflemeli bir çalgı yapar. Ondan ezgiler oluşturmaya başlamıştı, konsanrasyonunu tek bir şey bozdu oda Tanrıça Hera (Zeus'un karısı) ve Tanrıça Afrodit (Güzellik Tanrıçası) gülüyorlardı. Neden güldüklerini sordu fakat yanıt bulamadı ve sinirlenerek oradan hem uzaklaştı hem de çalgısını çalmaya devam etti. Suyun kenarında bu kemikten çalgıyı çalan Athena su da yüzüne baktığında ise kızaran yüzü ve büyüyen burnunu görünce şok olmuş. Sonra yaptığı bu çalgıyı suya atıp lanetlemiş ve onu ORMAN CİNİ bulup çalmaya başlamış.
Efsanenin birinci kısmını detaylı olarak okumak için yazıya tıklayınız.
Orman Cini ve Başına Bela Olan Çalgı
Orman cini bu çalgıyı çalmaya başlayıp konserler verip geniş bir kitleye hitap etmeye başlamış. Sadece bununla da kalmayıp kibirlenip TANRI APOLLON'dan (Müzik Tanrısı'ndan) daha iyi olduğunu iddia edip bunu her yerde yaymıştır.
Söylentiler kulağına giden Apollon ise Orman Cinini bir düelloya davet edip üç kişilik bir jüri seçmiştir.
Aynı anda çalmaya başladılar ve jüri ilk seferde iki arasında kararsız kaldı. İkinci seferde tersten çalgılarımızı çalacağız dedi. Fakat Orman Cini çalamıyordu, tersten üfleyince çalgıdan ses çıkmıyordu, Apollon ise saza benzeyen çalgısını tersten de çalabiliyordu.
3. turda Apollon madem öyle hem söyleyip hem de çalalım dedi. Apollon hem çalgısını çalıp hem de şarkı söyleyebiliyordu fakat Orman Cini hem çalıp hem söyleyemiyordu.
Üç turdan oluşan bu düello da jürinin de kararı ile yarışmayı Apollon kazandı. Apollon'un cezası ise Orman Cini'ne çok elim oldu. Orman cinini bir ağaca ayaklarından sarkıtıp bağladı ve derisini kemikten çalgı ile yüzdü ve herkese mesajı şu oldu :" TEK MÜZİK TANRISI BENİM, BENDEN İYİ KİMSE OLAMAZ. BUNU İDDİA EDENİN SONU İSE BU KADAR HAZİN OLACAKTIR"
Tanrıça Athena Zeus'un biricik kızıdır ve yeryüzünde gezinirken karıncaların kemirdiği içi boş kemikten üflemeli bir çalgı yapar. Ondan ezgiler oluşturmaya başlamıştı, konsanrasyonunu tek bir şey bozdu oda Tanrıça Hera (Zeus'un karısı) ve Tanrıça Afrodit (Güzellik Tanrıçası) gülüyorlardı. Neden güldüklerini sordu fakat yanıt bulamadı ve sinirlenerek oradan hem uzaklaştı hem de çalgısını çalmaya devam etti. Suyun kenarında bu kemikten çalgıyı çalan Athena su da yüzüne baktığında ise kızaran yüzü ve büyüyen burnunu görünce şok olmuş. Sonra yaptığı bu çalgıyı suya atıp lanetlemiş ve onu ORMAN CİNİ bulup çalmaya başlamış.
Efsanenin birinci kısmını detaylı olarak okumak için yazıya tıklayınız.
Orman Cini ve Başına Bela Olan Çalgı
Orman cini bu çalgıyı çalmaya başlayıp konserler verip geniş bir kitleye hitap etmeye başlamış. Sadece bununla da kalmayıp kibirlenip TANRI APOLLON'dan (Müzik Tanrısı'ndan) daha iyi olduğunu iddia edip bunu her yerde yaymıştır.
Söylentiler kulağına giden Apollon ise Orman Cinini bir düelloya davet edip üç kişilik bir jüri seçmiştir.
Aynı anda çalmaya başladılar ve jüri ilk seferde iki arasında kararsız kaldı. İkinci seferde tersten çalgılarımızı çalacağız dedi. Fakat Orman Cini çalamıyordu, tersten üfleyince çalgıdan ses çıkmıyordu, Apollon ise saza benzeyen çalgısını tersten de çalabiliyordu.
3. turda Apollon madem öyle hem söyleyip hem de çalalım dedi. Apollon hem çalgısını çalıp hem de şarkı söyleyebiliyordu fakat Orman Cini hem çalıp hem söyleyemiyordu.
Üç turdan oluşan bu düello da jürinin de kararı ile yarışmayı Apollon kazandı. Apollon'un cezası ise Orman Cini'ne çok elim oldu. Orman cinini bir ağaca ayaklarından sarkıtıp bağladı ve derisini kemikten çalgı ile yüzdü ve herkese mesajı şu oldu :" TEK MÜZİK TANRISI BENİM, BENDEN İYİ KİMSE OLAMAZ. BUNU İDDİA EDENİN SONU İSE BU KADAR HAZİN OLACAKTIR"
Etiketler:
Çalgı,
Orman Cini,
Süküt'ü-Lisan,
Tanrı Apollon,
Tanrıça Athena
11 Nisan 2016 Pazartesi
Yunan Mitolojisi'nden Athena ve Orman Cini Hikayesi 1
Tanrıça Athena Olimpos'ta gezerken yerde karıncaların içini yediği bir kemik buldu. Kemiği yerden alan Tanrıça üzerinde bir kaç delik açtı. Ucuna üfleyerek sesler çıkardı ve bundan müzik yaptı. Tanrıça için çıkan ses mükemmel olmalıydı, çünkü bunlar tanrısal namelerdi.
Tanrıça arkasından gelen kahkaha sesleriyle irkildi. Onlar Tanrıça Hera ve Afrodit'ti. Her ne kadar kahkahalarını gizleselerde Tanrıça Athena onları duydu.
Tanrıça Athena: "Ne o, müziği beğenmediniz mi?" dedi. Fakat cevap alamadı ve öfkeyle ayağa kalkan Tanrıça, yeryüzüne inerek çalgısını çalmaya devam etti. Bu kez sadece kendisi için çalıyor, hiç kimsenin duyamayacağından emin. Birden suyun üzerine eğilerek dalgalardaki aksine baktı, bir yandan da çalgısını çalmaya devam ediyordu. Bir şey farketti iki Tanrıça'nın da güldüğü şeyin ne olduğunu, kızarmış yüzü ve büyümüş burun delikleri! Üfleme etkisi ile burun delikleri büyüyordu. Zeus'un güzel ve biricik kızı da bu çalgıyı lanetledi ve suyun derinliklerine attı. Bu çalgıyı bulup kim çalarsa sonsuz lanet artık onu takip edecekti.
Diğer bir söylentiye göre ise Tanrıça Athena'da bu etkiyi yapmasının nedeni müzik alanı olmamasıydı. Çünkü bildiğiniz üzere MÜZİK TANRISI APOLLON'DUR. Tanrıça Athena sadece ilham verir. Notalar, ezgi, söz kısacası her şey TANRI APOLLON'UNDUR.
Suya atılan bu çalgıyı ise talihsiz ORMAN CİNİ buldu, başladı çalmaya. Başına neler geleceğinden haber yoktu.
ORMAN CİNİ'NE ne mi oldu? Devamı gelecek yazıda.. Hikayeyi merak edenler takip etsin.
Tanrıça Athena Kimdir?
Öncelikle Baş Tanrı Zeus'un biricik kızıdır.
Yunan mitolojisinde zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçasıdır. Babası Tanrıların başı olan Zeus, annesi ise Zeus'un ilk karısı olan hikmet tanrıçası Metis'tir.
Athena'nın sembolleri; kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuştur. Mızrak > savaşı, zeytin dalı > barışı, baykuş > bilgeliği temsil eder. Athena, Atina kentinin baş tanrıçası ve koruyucusudur, kent ismini de Athena'dan almıştır.
Athena ayrıca Troya savaşında tahta atın yapılmasına da yardım etmiştir. Athena'nın özel bir kalkanı vardır. Bu kalkanın adı Aegistir. Kalkanın üzerinde değişik süslemeler ve Medusa'nın başının resmi de vardır. Bu kalkan öyle güçlüdür ki, en güçlü ordular bile bozguna uğrar. Ayrıca Zeus'un en sevdiği kızı olduğu için onun yıldırımlarını da bir tek o kullanabilir.
Kul ve Derman
Hiçbir dert dermansız değildir, yeter ki siz Allah'a kalbinizi açın.
Bakın ne diyor ayet?
Bakın ne diyor ayet?
"Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin.
Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez."
A’raf suresi,55. Ayet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)